5 Haziran 2015 Cuma

Bursa Atatürk Stadyumu'na hüzünlü veda.

Türkiye Spor Toto Süper Lig şampiyonu Galatasaray ile yine Türkiye Futbol Ligi'nin 2014/2015 sezonunun “açık ara“ en keyif veren, en heyecanlandıran futbolunu oynayan fakat bu artıları lig tablosuna yansıtmayı bir türlü başaramamış takımı Bursaspor, Ziraat Türkiye Kupası'nı müzelerine götürmek amacıyla Bursa Atatürk Stadyumu'nda karşı karşıya geldiler. 
Galatasaray'ın 16. Türkiye Kupası zaferini tebrik ederim.
Bu tarihi karşılaşmadan yalnızca üç gün önce, devamında şok istifaları getiren Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak skandallarının gölgede bıraktığı bir şampiyonluk töreniyle dördüncü yıldız coşkusu yaşayan Galatasaray cephesinde, finalde Bursaspor'u avantajlı görenlerin sayısı hiç de azımsanmayacak kadar az değildi. Taraftarlar arasındaki bu karamsar havanın sebeplerinden en önemlisi, hiç kuşkusuz Fernando Muslera'nın Uruguay Milli takım kampında olmasıydı. Galatasaray'ın şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan Muslera'nın yokluğunda yedek kaleci Sinan Bolat'ın, 2014/2015 sezonu Türkiye Ligi gol kralı Jose Fernando Viana de Santana ve yine 2014/2015 sezonu Türkiye Kupası gol kralı Cedric Bakambu gibi tehlikeli oyunculara karşı göstereceği performans sarı kırmızılı taraftarların aklında soru işareti bırakıyordu. Bunun yanı sıra karşılaşmanın Bursa'da oynanması da yeşil beyazlıları Galatasaray önünde favori göstermeye iten birkaç nedenden biriydi.
Galatasaraylı futbolcular gol sevinçlerini taraftarlarına koşarak kutladılar.
Geride bıraktığımız sezonun 69 gol ile en fazla gol atan takımı olan ve mücadeleyi seven yapısı, yüksek tempolu hücum futboluyla taraflı tarafsız her futbol severin sempatisini kazanan Bursaspor'sa, finalin Bursa'da oynanılacağının açıklaması yapılır yapılmaz Ziraat Türkiye Kupası'nı seyircisi önünde kaldırmaya göz koymuştu. Orta sahadaki uyum ve forvet hattının üretkenliğiyle Bursaspor, gerçekten de sezon boyunca kupayı hakeden bir görüntü sergilemişti. Ancak kupa öncesindeki son lig mücadelesinde Konyaspor'u ağırlayan Timsah'ın, atacağı bir gol ile dördüncülüğü -ve doğal olarak da Avrupa'yı- elde edebileceği bir karşılaşmayı 0-0 bitirmesi camiada büyük hayal kırıklığına yol açtı. Olumsuzluklar burada bitmiyordu. Konyaspor mücadelesinde kırmızı kart ile cezalı duruma düşen Bursaspor defansının en önemli ismi Serdar Aziz, yeşil beyazlıların Avrupa'ya gidebilmesi için kazanması şart olan Galatasaray finalinde yer alamayacaktı. 
Tertemiz futbolumuz tüm rütbelere bedel.
Renato Civelli'nin aylardır çare bulunamayan sakatlığına bir de Serdar Aziz'in cezası eklenince Şenol Güneş için defans göbeği çok daha büyük bir sıkıntı haline geldi. Güneş'in iki tercih seçeneği vardı: Ya Ozan Tufan geriye çekilerek Şamil Çinaz'ın yanında oynayacak ve orta saha güvenliği Bekir Yılmaz/Holmen ikilisinden birisine bırakılacaktı, ya da Ozan sezonun genelinde olduğu gibi yine orta sahada yer alacak, Şamil'in yanında ise 1997 doğumlu Ertuğrul Ersoy olacaktı. Şenol Güneş orta sahayı zaten tecrübeli ve üst düzey futbolculardan kurulu olan Galatasaray cephesine karşı riske etmek istemediği için tercih şansını ikinci şıktan yana kullandı. Cesur bir kararın sonucunda Ertuğrul Ersoy, Kasımpaşa maçıyla birlikte bu sezon ikinci defa Bursaspor formasıyla kendine ilk onbirde yer buldu.
Pozisyon açısından oldukça dolu dolu geçen karşılaşmanın belki de kırılma noktası.
Sezon başında Şenol Güneş'in gelmesiyle çok farklı bir havaya bürünen yeşil beyazlılar, kısa süreli oyundan kopmalar dışında daha ilk saniyeden itibaren Galatasaray'dan üstün bir performans ortaya koydu. Ancak gerek kale direkleri, gerek son vuruşlardaki yetersizlikler Timsah'ın farka koşmasını engelledi. Galatasaray ise, rakip Bursaspor kalesine az geldi fakat öz geldi. Bursaspor defans hattının hataları da Burak Yılmaz'a maçın adamı olma fırsatı verince sahadan gülerek ayrılan taraf konuk ekip Galatasaray oldu. Bursaspor, 2009-2010 sezonu sonunda çimleri üzerinde şampiyonluğu kutladığı Bursa Atatürk Stadyumu'na iyi bir veda hazırlayamadı.
Bir başka unutulmaz şampiyonluk anını da Timsah Arena'da yaşayabilmek dileğiyle...
Skorun 2-3 Galatasaray lehine olduğu bu karşılaşmayı bugün belki de 5-3 Bursaspor lehine konuşamıyorsak, bunun temel nedeni Bursaspor'un yetersiz oyunu değil, sezon ortasında İbrahim Öztürk'ü olaylı bir şekilde Sivasspor'a veren ve bu stoper açığını kapamayı aklına getiremeyen Bursaspor yönetiminin duyarsızlığıdır diyor, sezon boyunca dar bir kadroyla mücadele etmesine rağmen futbolun tüm güzelliklerini sahaya yansıtan şehrimin takımı Bursaspor'u kutluyorum. Ne mutlu şehrine ihanet etmeyenlere, ne mutlu şehriyle birlikte üzülenlere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder